Kaygı Bozukluğu Belirtileri ve Baş Etme Yolları | Kadıköy Psikolog Ayşe Özata
- Ayşe Özata
- 1 Kas
- 8 dakikada okunur
Günlük hayatın temposu artık hepimiz için oldukça yoğun. İş, okul, trafik, sosyal ilişkiler, bir yandan da geleceğe dair düşünceler… Derken farkında bile olmadan içimizi kemiren bir huzursuzluk hissiyle yaşamaya başlıyoruz. Hep bir şeyleri yetiştirme telaşı, “ya olmazsa” endişesi veya açıklayamadığımız o gerginlik… Aslında bu hislerin hepsi kaygının bir parçası.
Kaygı, insan olmanın çok doğal bir yönü. Bizi tehlikelere karşı hazırlayan, dikkatli olmamızı sağlayan bir mekanizma. Fakat bu his sürekli hale geldiğinde, yani kaygı artık gündelik hayatın önüne geçmeye başladığında, hem bedenimiz hem de zihnimiz yorulmaya başlıyor. Uyku düzeni bozuluyor, kalp çarpıntıları artıyor, düşünceler sarmal haline geliyor.
Bu yazıda, kaygı bozukluğunun ne olduğunu, hangi belirtilerle kendini gösterdiğini ve özellikle de bu durumla başa çıkmak için neler yapılabileceğini adım adım konuşacağız. Eğer son zamanlarda “neden sürekli huzursuz hissediyorum?” diye kendine sorduysan, bu yazı tam sana göre olabilir.
Kaygı Bozukluğu Belirtileri ve Baş Etme Yolları
Günlük hayatın temposu artık hepimiz için oldukça yoğun. İş, okul, trafik, sosyal ilişkiler, bir yandan da geleceğe dair düşünceler… Derken farkında bile olmadan içimizi kemiren bir huzursuzluk hissiyle yaşamaya başlıyoruz. Hep bir şeyleri yetiştirme telaşı, “ya olmazsa” endişesi veya açıklayamadığımız o gerginlik… Aslında bu hislerin hepsi kaygının bir parçası.
Kaygı, insan olmanın doğal bir yönü. Bizi dikkatli olmaya, sorumluluklarımızı yerine getirmeye ve tehlikelere karşı hazırlıklı olmaya iten bir mekanizma. Ancak bu his kontrolümüzden çıkıp yaşamın merkezine yerleştiğinde, artık bizi korumak yerine yavaş yavaş yıpratmaya başlıyor. Uyku düzeni bozuluyor, konsantrasyon azalıyor, kalp çarpıntısı veya mide ağrısı gibi fiziksel belirtiler ortaya çıkıyor.
Bu yazıda, kaygı bozukluğunun ne olduğunu, belirtilerini ve kaygıyla baş etmenin etkili yollarını samimi ve anlaşılır bir dille ele alacağız. Eğer son zamanlarda “neden sürekli gerginim?”, “neden her şeyin kötü gideceğini düşünüyorum?” gibi sorular aklından geçiyorsa, belki de bu yazı senin için bir başlangıç noktası olabilir.

Kaygı Bozukluğu Nedir?
Kaygı bozukluğu, kişinin hayatındaki sıradan olaylara karşı bile sürekli endişe, korku ve tedirginlik duyması durumudur. Yani zihnin bir türlü “rahat” konuma geçemez. Kimi zaman ortada hiçbir sebep yokken bile kalp hızlı atar, nefes almak zorlaşır ya da içten içe kötü bir şey olacakmış gibi hissedilir.
Bir Psikolog olarak en sık duyduğumuz cümlelerden biri şudur:
“Aslında bir şeyim yok ama içimde hep bir huzursuzluk var.”
Bu durum kişinin yaşam kalitesini fark etmeden düşürür. Günlük işlerini yaparken bile “ya hata yaparsam” endişesi, sosyal ortamlarda “ya yanlış bir şey söylersem” korkusu, hatta dinlenmek isterken bile “ya yarın yetiştiremezsem” düşüncesi peşini bırakmaz.
Kaygı Bozukluğunun Belirtileri
Kaygı herkes için farklı şekillerde ortaya çıkar ama bazı belirtiler oldukça yaygındır. Bunlar hem bedensel hem de duygusal olarak kendini gösterebilir.
💭 Duygusal Belirtiler
Sürekli endişe, huzursuzluk veya gerginlik hali
Kötü bir şey olacakmış hissi
Dikkat dağınıklığı, odaklanma güçlüğü
Sinirlilik, sabırsızlık
Kontrolü kaybetme korkusu
💪 Fiziksel Belirtiler
Kalp çarpıntısı, göğüs sıkışması
Nefes darlığı, terleme, titreme
Mide rahatsızlıkları, iştah değişiklikleri
Baş ağrısı, kas ağrıları, yorgunluk
Uykuya dalmakta zorluk veya sık sık uyanma
Bu belirtiler arada sırada yaşanıyorsa çok normaldir. Ancak haftalar, hatta aylar boyunca devam ediyorsa, profesyonel destek almak önemlidir. Kliniğimizde bu konuda uzmanlaşmış psikologlar, kişiye özel yaklaşımlarla kaygının nedenlerini anlamaya ve azaltmaya yardımcı olur.
Kaygı Bozukluğunun Nedenleri
Kaygının tek bir sebebi yoktur; genellikle birçok etken bir araya gelir:
Genetik yatkınlık: Ailede kaygı bozukluğu öyküsü varsa, kişi daha hassas olabilir.
Beyin kimyası: Serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerdeki dengesizlikler kaygıyı artırabilir.
Geçmiş deneyimler: Travmatik olaylar, zorlayıcı yaşam dönemleri veya çocuklukta yaşanan duygusal yoksunluklar
Kişilik yapısı: Mükemmeliyetçilik, kontrol ihtiyacı, aşırı sorumluluk duygusu
Birçok kişi, kaygının sadece “stres” olduğunu sanır ama aslında kökünde çok daha derin duygusal dinamikler vardır. Bunları fark etmek ve anlamlandırmak, kaygının gücünü azaltır.
Kaygıyla Baş Etmenin Etkili Yolları
Kaygı bozukluğu yaşamın tamamen önüne geçtiğinde, onu yönetmeyi öğrenmek en büyük adım olur. İşte kaygı ile başa çıkmak için uygulanabilecek bazı etkili yöntemler:
🌿 1. Duygularını Fark Et ve Kabul Et
Kaygıyı bastırmak yerine onu fark etmek önemlidir. “Şu anda kaygılı hissediyorum, ama bu geçici bir durum.” diyebilmek, kontrolü yeniden eline almanı sağlar.
🧘♀️ 2. Nefes Egzersizleri
Derin nefes almak sinir sistemini sakinleştirir. Basit ama etkili bir teknik:
4 saniye nefes al
4 saniye tut
4 saniye nefes ver
4 saniye bekle
Bunu birkaç dakika tekrarlamak bile bedenin gevşemesine yardımcı olur.
📓 3. Düşüncelerini Yazıya Dök
Kaygı zihinde büyüdükçe karmaşıklaşır. Düşüncelerini yazmak, onları dışarı çıkarır ve somut hale getirir. Böylece zihninde dolaşan şeyler biraz daha netleşir.
🚶♀️ 4. Günlük Rutin Oluştur
Düzenli uyku, dengeli beslenme ve hareketli bir yaşam kaygıyı büyük ölçüde azaltır. Kısa yürüyüşler, yoga veya meditasyon gibi aktiviteler rahatlama sağlar.
💬 5. Profesyonel Destek Al
Kaygı bozukluğu profesyonel destekle yönetilebilir bir durumdur. Bir psikolog ile terapi süreci, kaygının temel sebeplerini anlamana ve baş etme becerilerini güçlendirmene yardımcı olur.

Terapi Süreci Nasıl İşler?
İlk Görüşme
İlk seans, senin hikayeni anlamak için yapılan tanışma seansıdır. Psikolog, kaygının hangi durumlarda arttığını, seni neyin tetiklediğini ve hangi alanlarda zorlandığını anlamaya çalışır.
Terapi Yöntemleri
Kaygı bozukluklarında en çok tercih edilen yöntem Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)’dir. Bu yaklaşım, olumsuz düşünceleri fark edip yerine daha sağlıklı düşünme biçimleri yerleştirmeyi öğretir. Bazı durumlarda farkındalık temelli terapiler veya EMDR gibi yöntemler de sürece dahil edilir.
Süreklilik ve Takip
Terapi bir süreçtir; sabır ve istikrar gerektirir. Düzenli seanslar sayesinde kişi, kaygı karşısında daha güçlü ve esnek hale gelir.
Kaygı Bir İşaret, Engel Değil
Kaygı bozukluğu, çoğu zaman içsel bir alarm gibidir. Bizi korumaya çalışır ama sesi çok yükseldiğinde yaşamı zorlaştırır. Onu bastırmak yerine anlamaya çalışmak, kendi iç dünyanı tanımanın en güzel yoludur.
Kendine zaman tanı, kaygını bastırmaya değil, dinlemeye çalış.Bu süreci tek başına yürütmek zorunda değilsin.Kadıköyde terapi desteğiyle, kaygının sana ne anlatmak istediğini keşfedebilir ve daha dengeli bir yaşam kurabilirsin.
Kaygı Bozukluğu Türleri
Kaygı herkesin hayatında zaman zaman ortaya çıkar ama herkesin yaşadığı kaygı aynı değildir. Bazı insanlar belirli bir olay öncesinde kaygı hissederken, bazılarında bu duygu neredeyse her an oradadır. İşte bu nedenle psikoloji literatüründe birden fazla kaygı bozukluğu türü tanımlanmıştır. Bu türleri tanımak, yaşadığın hissin ne olduğunu anlamak ve doğru adımı atmak açısından çok önemlidir.
1. Yaygın Kaygı Bozukluğu (Generalized Anxiety Disorder – GAD)
Bu türde kişi hemen her konuda endişe duyar. İş, para, sağlık, aile, ilişkiler… Kaygı neredeyse tüm alanlara dağılmıştır ve “neden kaygılıyım” sorusuna net bir cevap bulunamaz. Sürekli zihinde dönen düşünceler, “ya şöyle olursa?” senaryoları ve tükenmiş hissetme hali bu bozukluğun en belirgin özellikleridir.
Birçok danışan, “kendimi sürekli tetikte hissediyorum” der. Bu durum uzun sürdüğünde hem fiziksel hem de duygusal olarak kişiyi yıpratabilir. Bu noktada Kadıköyde bir Psikolog desteği almak, zihni sakinleştirmeyi ve düşünceleri düzenlemeyi öğrenmek açısından oldukça faydalıdır.
2. Panik Bozukluk
Panik bozuklukta kişi aniden yoğun bir korku ya da felaket hissi yaşar. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı, baş dönmesi, “ölüyorum” veya “kalp krizi geçiriyorum” düşünceleriyle birlikte gelir. Bu ataklar genellikle birkaç dakika içinde geçer ama kişide büyük bir korku bırakır. Kişi bir daha panik atak yaşayacağından endişelenir ve bu da yeni atakları tetikler.
Panik bozukluk tedavi edilebilir bir durumdur. Kadıköyde terapi merkezlerinde yapılan bilişsel davranışçı terapi çalışmalarıyla kişi bu atakların mantığını öğrenir, bedenini ve nefesini kontrol etmeyi keşfeder.
3. Sosyal Kaygı Bozukluğu
Sosyal ortamlarda veya insanların önünde konuşmak, tanımadığın kişilerle iletişim kurmak seni tedirgin ediyorsa, bu tür kaygı bozukluğu söz konusu olabilir. Kişi genellikle “ya hata yaparsam?”, “ya insanlar benimle dalga geçerse?” gibi düşüncelere kapılır. Bu da zamanla sosyal ortamlardan kaçınmasına yol açar.
Oysa sosyal kaygı, doğru yönlendirmelerle büyük oranda aşılabilir. Terapi sürecinde bu kaygının altında yatan düşünceler çalışılır, kişinin kendine güveni yeniden inşa edilir.
4. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)
Zihne istemsizce gelen tekrar eden düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceleri bastırmak için yapılan davranışlar (kompulsiyonlar) bu bozukluğun temelini oluşturur. Örneğin biri mikrop kapma korkusuyla sürekli ellerini yıkayabilir veya kapıyı kilitleyip kilitlemediğini defalarca kontrol edebilir.
Bu döngü kişinin hayat kalitesini ciddi şekilde düşürebilir. Ancak terapiyle düşünce-davranış ilişkisini anlamak ve bu döngüyü kırmak mümkündür.
5. Fobiler
Bazı insanlar belirli nesnelere, hayvanlara veya durumlara karşı aşırı korku hisseder. Uçak, yükseklik, kapalı alan, iğne, hatta bazen kalabalık ortamlar… Fobi, kişinin yaşam alanını daraltabilir. Bu durumda da adım adım maruz bırakma ve bilişsel yeniden yapılandırma teknikleriyle korkunun kaynağı çalışılır.

Kaygının Günlük Hayata Etkisi
Kaygı bozukluğu yalnızca düşünceleri etkilemez; yaşamın hemen her alanına sızar. İş performansını düşürebilir, sosyal ilişkileri zorlaştırabilir, hatta fiziksel sağlığı bile etkileyebilir.
Sabah uyanır uyanmaz zihinde beliren düşünceler, “bugün her şey kötü gidecek” hissi, sürekli gergin bir beden… Bunlar zamanla kişinin yaşam enerjisini tüketir. Birçok kişi dışarıdan “başarılı” ya da “güçlü” görünse de içten içe sürekli bir tedirginlik haliyle yaşar.
Bu noktada önemli olan, kaygının seni tanımlamadığını fark etmektir. Kaygı, sadece bir duygudur; senin kim olduğunu belirlemez. Bir Psikolog eşliğinde bu farkındalığı kazanmak, duyguların üzerindeki kontrolü yeniden eline almanı sağlar.
Kaygıyı Hafifletmek İçin Günlük Hayatta Yapılabilecek Küçük Adımlar
Kaygı bozukluğu, bazen bir anda geçmesini dilediğimiz, “keşke bu his olmasa” dediğimiz bir durum gibi görünür. Ama aslında küçük değişikliklerle kaygının şiddetini azaltmak, bedeni ve zihni rahatlatmak mümkündür. Her gün yapılabilecek basit ama etkili adımlar, uzun vadede büyük fark yaratır.
🌅 1. Güne Sakin Başla
Sabah uyanır uyanmaz telefonu eline almak, zihni anında bilgi bombardımanına sokar. Günün ilk dakikalarını biraz daha sakin geçirmek kaygıyı azaltır. Yatağında birkaç dakika gözlerini kapat, derin nefes al, kollarını esnet. O anda “bugün için elimden geleni yapacağım” demek bile zihne güven hissi verir.
☕ 2. Kahve ve Şeker Tüketimini Azalt
Kafein, kalp atışını hızlandırdığı için kaygı hissini tetikleyebilir. Aynı şekilde fazla şeker de enerji dalgalanmalarıyla birlikte ruh halini etkiler. Kahveni sabah saatlerine al, gün içinde bitki çayı veya su tercih et. Basit ama etkili bir fark yaratır.
✍️ 3. Düşüncelerini Yazıya Dök
Zihin doluyken her şey iç içe geçer. Bir defter edin ve aklına gelenleri yaz. Ne kadar dağınık olursa olsun fark etmez. Düşüncelerini yazıya döktüğünde, birçoğunun aslında o kadar da “korkutucu” olmadığını fark edersin.
🚶♀️ 4. Gün İçinde Hareket Et
Egzersiz sadece bedene değil, zihne de iyi gelir. Günde 20 dakikalık bir yürüyüş bile endorfin salgısını artırır, stresi azaltır. Sporu büyük bir görev gibi düşünme; bazen evde müzik açıp dans etmek bile yeterlidir.
🧘♀️ 5. Nefes Egzersizlerini Alışkanlık Haline Getir
Kaygı yükseldiğinde nefes hızlanır. Bu noktada kısa bir nefes egzersizi yapmak zihne “tehlike geçti” mesajı gönderir. Örneğin:
4 saniye nefes al
4 saniye tut
4 saniye nefes ver
4 saniye bekle
Bu basit “kutusal nefes” yöntemi, hem bedenini hem zihnini dengeye getirir.
📱 6. Dijital Molalar Ver
Sosyal medya, sürekli kıyas ve bilgi akışı nedeniyle farkında olmadan kaygıyı besler. Günde birkaç kez telefonunu sessize al, bir saatliğine uzaklaş. Gerçek dünyayla temas, zihni yeniden merkezine taşır.
❤️ 7. Sevdiğin İnsanlarla Vakit Geçir
Kaygı insanı içe kapatır. Ama sevdiğin bir dostla kısa bir sohbet bile kaygıyı hafifletir. İnsan ilişkileri beynin güven merkezini aktive eder; “yalnız değilim” hissini hatırlatır.
🕯️ 8. Günün Sonunda Kendine Küçük Bir Alan Aç
Akşamları 10 dakikanı sadece kendine ayır. Bir mum yak, müzik aç, gününü değerlendir. “Bugün her şey mükemmel gitmedi ama yine de elimden geleni yaptım.” Bu cümle, zihnin sürekli eleştiren kısmını yumuşatır.
Kaygıyı yönetmek, ondan tamamen kurtulmakla ilgili değildir; onunla yaşamayı öğrenmekle ilgilidir. Bazen sadece yavaşlamak, fark etmek ve kendine nazik davranmak bile büyük bir iyileşme başlatır. Bu küçük adımların her biri, Kadıköyde terapi merkezlerinde yürütülen profesyonel süreçlerin temel taşlarıdır — yani kaygıyla baş etmenin hem günlük hem de terapötik yönü aslında birbirini tamamlar.
Terapi Sürecinde Neler Değişir?
Terapiye başlamak, çoğu kişi için hem merak uyandırıcı hem de biraz endişe verici bir karardır. “Nasıl olacak?”, “Ne konuşacağım?”, “Gerçekten işe yarar mı?” gibi sorular hemen akla gelir. Ama çoğu danışan sürecin ilerleyen dönemlerinde şu cümleyi kurar:
“Keşke daha önce başlasaydım.”
Çünkü terapi, yalnızca konuşmaktan ibaret değildir. Terapi; kendini tanıma, duygularını anlama ve iç dünyanı düzenleme yolculuğudur. Kaygının altında yatan düşünceleri fark ettikçe, zihninin seni nasıl yönlendirdiğini anlamaya başlarsın. Bu farkındalık, kaygının seni kontrol etmesini engeller.
💭 Düşünceler Değişir
Kaygılı zihnin en belirgin özelliği, olumsuz senaryolar üretmesidir. Terapi sürecinde kişi, bu düşünceleri yakalayıp onların gerçekliğiyle yüzleşmeyi öğrenir. “Ya yanlış yaparsam?” yerini yavaş yavaş “elimden geleni yapabilirim” cümlesine bırakır. Bu, küçük ama hayat kalitesini ciddi şekilde değiştiren bir dönüşümdür.
💬 Duygular Düzenlenir
Terapide duygular bastırılmaz, saklanmaz — güvenli bir ortamda, yargılanmadan ifade edilir. Kişi öfkesini, korkusunu, utancını konuşabildikçe bu duyguların üzerindeki baskı azalır. Kaygı da böylece gücünü kaybeder.
🕊️ Beden Rahatlar
Kaygı yalnızca zihinde değil, bedende de yaşanır. Terapi ilerledikçe nefesler düzene girer, kalp çarpıntısı azalır, kişi kendi bedeninde yeniden huzurlu hissetmeye başlar.
🌱 Yaşam Kalitesi Artar
Terapiyle birlikte kişi, kendisiyle daha şefkatli bir ilişki kurar. Artık hata yapmaktan korkmaz, duygularını bastırmak yerine anlamaya çalışır. Bu da hem ilişkilerde hem de iş hayatında daha dengeli, daha huzurlu bir yaşam getirir.
Terapi bir süreçtir; her adımda küçük ama kalıcı değişimler yaratır.
Bir Psikolog ile yapılan görüşmeler, kişinin kendini anlamasına, duygularını yönetmesine ve kaygı karşısında güçlü kalmasına yardımcı olur.

Kaygını Anlamak, Kendini Anlamaktır
Kaygı, her insanın hayatının bir döneminde kapısını çaldığı bir histir. Onu tamamen yok etmek değil, anlamak ve yönetmeyi öğrenmek en sağlıklı yoldur. Bu süreçte profesyonel destek almak, hem kaygının kökenini keşfetmek hem de daha dengeli bir yaşam kurmak için büyük bir adımdır.
Psikolog Ayşe Özata, Kadıköy’de yürüttüğü terapi çalışmalarında kaygı, stres, ilişki problemleri ve benzeri alanlarda birçok danışanına destek olmuştur. Eğer sen de uzun süredir kaygı hissediyor, kendi kendine baş etmekte zorlanıyorsan, bu konuda yalnız değilsin. Doğru adımı atmak için sadece ilk görüşmeye gelmen yeterli.
Terapiye başlamak istiyorsan, web sitesinde yer alan formu doldurarak kolayca randevu oluşturabilir ve bu sürece senin için en uygun zamanda başlayabilirsin.
Kendine iyi bakmak, bir lüks değil — bir ihtiyaçtır. 🌿



Yorumlar